Lexus LBX Bitono, Takumi işçiliğinin eşsiz bir parçası

Sanatçı Jorge Parra, Lexus LBX Bitono'dan ilham alan oldukça kişisel bir projeyle Lexus Takumi Akademisi'ne katılıyor. Organik pamuktan yapılmış tuval, Takumi ustalarının yaptığı gibi elle boyanmış, siyah ve sarı renklerle tavla tahtasının geometrik şekillerini resmettiği Monsieur Parra Suite koleksiyonundaki pijamalardan biri.

Bu özel parçanın son dokunuşu ise, parçaya son dokunuşu veren Lexus logosu şeklindeki kol düğmeleri oldu. Bu düğmeler, parçayı 20. yüzyılın başlarından kalma bir pijamadan, yarış pilotunun tulumuna dönüştürüyor.

Parra (Madrid, 23 Nisan 1990) sanata olan tutkusunu genç yaşta ortaya koydu ve evinin duvarlarını doğaçlama tuvallere dönüştürdü. Günümüzde ise duvar resminden sahne tasarımına, görsel sanatlardan film yönetmenliğine kadar uzanan geniş bir yelpazede çalışmalar yürüten disiplinlerarası bir sanatçıdır. Sınır tanımayan yaratıcı enerjisiyle eserleri, klasikle çağdaşın canlı bir karışımıdır; her fırça darbesinde, her görüntüde eskiyle yeninin buluştuğu bir yerdir.

Jorge, çok küçük yaşlardan itibaren geçmiş dönemlerin, özellikle de 18. yüzyılın ve 20. yüzyılın başlarının ihtişamına ilgi duymaya başladı. Jean Cocteau, Federico García Lorca, Maruja Mallo, Zuloaga, Goya ve Murillo gibi sanatçılar onun sanat anlayışında derin izler bıraktı. Eserlerinde sembolik, şiirsel ve devrimci yankılar bulmak mümkün; her fırça darbesi geçmişle bugün, olanla olabilecek arasında bir söyleşi.

Zarafet ve uyumla neoklasizmin etkisi, Bauhaus Okulu'nun işlevsel ve modern ilkelerinin mekana yaklaşımında yankı bulduğu avangard akımla birleşiyor. Jorge, filmlerinde Pasolini, Visconti ve Fellini gibi büyük İtalyan yönetmenlerin karmaşık ve duygusal dünyalarının yanı sıra Fransız sinemasının derin atmosferlerinden de ilham alıyor.

Jorge Parra'yı gerçekten farklı kılan şey, tüm bu etkileri taze, ilişkilendirilebilir ve canlı bir bakış açısıyla harmanlama yeteneğidir. Akdeniz'in ışığı ve sıcaklığıyla derinden özdeşleşen üslubu, hayata, renge, anın enerjisine bir ilahidir. Bu, sanatı yeniden yorumlamanın kendine özgü bir yolu; yalnızca geçmişin mirasına saygı göstermekle kalmayıp aynı zamanda geleceğe de benzersiz ve her zaman yenilikçi bir şekilde yaklaşan eserler yaratıyor.

Cartier, Bvlgari, Dior, Jo Malone, Ruinart, La Mer, Karl Lagerfeld ve daha birçokları gibi lüks sektörünün en prestijli markalarıyla çalışmış ve bu markalar onun yaratıcılığına güvenerek vizyonlarını yeni zirvelere taşımışlardır.

Ancak markaların ve tanınırlığın ötesinde, Jorge Parra'yı tanımlayan şey tarihe, kültüre ve yaşamın kendisine olan derin sevgisidir. Yarattığı her eser bu sevginin bir ilanıdır: zamanda geriye yolculuk yapmaya, yeni görsel anlatılar keşfetmeye ve izleyiciyle derin, içgüdüsel bir düzeyde bağ kurmaya bir davettir. Gün geçtikçe yaratıcılığın sınırlarını zorlamaya devam ediyor ve sanatı görüldükten uzun süre sonra bile kalıcı bir iz bırakıyor.