Alfa Romeo Grand Sport Quattroruote: neo-retro nostaljiye bir övgü

Altmış yıl önce, otomotiv dünyası giderek daha fütüristik tasarımlara yönelirken, Alfa Romeo geçmişe derin bir hayranlıkla bakan bir araç piyasaya sürdü.
60. yıl dönümünü kutlayan Grand Sport Quattro Roadster, nostaljinin eşsiz bir örneği ve günümüzün özel model pazarına hakim olan "neo-retro" akımının öncüsüydü. Bu roadster sadece bir otomobil değildi; çok özel bir kitleye yönelik tasarlanmış bir niyet beyanıydı.
1960'larda toplum köklü bir dönüşüm geçiriyordu. Otomobil artık sadece bir araç değil, statü ve özgürlüğün simgesiydi ve savaş öncesi spor otomobillerin zarafetine duyulan özlem, koleksiyonerler ve puristler arasında kök salmaya başlamıştı.
Bu bağlamda, Grand Sport Quattroruote, 1930'ların efsanevi Alfa Romeo 6C 1750'sini hatırlatan bir makaleden esinlenerek, Alfa Romeo ve karoser üreticisi Zagato'nun iş birliğinden doğdu.
Kitle pazarına yönelik bir otomobil olarak tasarlanmamıştı; daha ziyade klasik güzelliği modern performansla birleştirmek isteyenler için bir koleksiyon parçasıydı.
Bu dengeyi sağlamak için araç, otomotiv dünyasının altın çağını anımsatan bir tasarımı dönemin teknolojisiyle birleştirdi. Selefine saygı duruşu niteliğinde kampana frenler gibi estetik unsurları korurken, şasisi ve uzunlamasına 1.570 cc, 92 beygir gücündeki motoru, teknolojik olarak gelişmiş bir model olan popüler Giulia Ti'den doğrudan alındı.
1965-1967 yılları arasında yalnızca 92 adet üretilen ve New York Otomobil Fuarı'ndaki ilk gösteriminin ardından Alfa Romeo Grand Sport Quattroruote, geçmişin günümüzün performansıyla bir arada var olabileceğini gösteren, bir efsane yaratan, özel bir arzu nesnesi ve kült bir parça olarak kendini kanıtladı.
ABC.es