Guigues (DG Renault İtalya): Elektrik devrimi ve Çin'e meydan okuma

Fransız üretici, ürün gamını neredeyse tamamen yeniledi ve İtalyan pazarı için önemli modeller piyasaya sürmeye hazırlanıyor. Yeni CEO tereddüt etmiyor. Hatta bu zorluğun üstesinden kararlılıkla geliyor ve "Geri dönüş yok. Elektrikli otomobiller, İtalya'da bile geri dönüşü olmayan bir yol." diyor.

Guigues'in "ülkemiz için mükemmel: kompakt, konforlu, ferah ve teknolojik olarak gelişmiş" olacağına inandığı yeni elektrikli Renault 4'ün lansmanına hazırlanırken kendisiyle tanışıyoruz. "Bu otomobil, özellikle halihazırda iki arabası olan veya şarj istasyonu olan bir evde yaşayan birçok İtalyan'a hitap edecek. Sorun şu ki, çoğu zaman kimin gerçekten hazır olduğunu doğru düzgün değerlendirmeden herkesi elektrikli hale getirmeye çalışıyoruz."

Guigues dobra dobra konuşuyor ve lafını sakınmıyor. Ona göre elektrikli ve hibrit, aynı yolculuğun iki ayağı. "Luca de Meo, her iki teknolojiye de açık kapı bırakarak akıllıca bir seçim yaptı. Herkes elektrikli araba almaya gücü yetmiyor veya istemiyor. Dolayısıyla hibrit faydalı bir ilk adım. Avrupa'da kimlerin büyüdüğüne bakın: Toyota ve Renault. İki şirket de yıllardır buna inanıyor."

Ancak yeni İtalyan misyonu bir farkındalıktan kaynaklanıyor: Renault bugün olması gereken yerde değil. "Pazarda altıncı veya yedinci sıradayız, ancak İtalya çok daha iyisini hak ediyor. İşleri tekrar rayına oturtmamız, satışlarımızı yeniden değerlendirmemiz, uzmanlığımızı nasıl daha iyi değerlendireceğimizi ve LPG, hibrit veya elektriğe odaklanıp odaklanmayacağımızı belirlememiz gerekiyor. Bu yıl yeniden yapılanma yılı; asıl yeniden lansman 2026'da başlayacak."

Guigues, uzun vadeye açıklık ve pragmatizmle bakıyor. "Renault, lider bir marka olarak görülmeye geri dönmeli. Çinliler iyi, ancak hâlâ filo, ağ ve satış sonrası hizmetten yoksunlar. İtalya'da sahip olduklarımızı inşa etmek yirmi yıl sürer. BYD'nin kısa sürede pazarın neredeyse %10'unu ele geçirdiği doğru. Ancak İspanya'ya da geldiler ve Renault ile Dacia pazar paylarını artırdılar."

Futbolla karşılaştırma hemen köşede . "Evde oynadığınızda, korkutucu olan sizsiniz. Gelenler değil. Zayıfsanız, sizi alt ederler. Ama hazırlıklıysanız, ayakta kalırsınız. Evimizdeyiz ve bunu unutmamalıyız."

Teşvikler konusunda karar açık: "Zaman içinde yapılandırılırlarsa faydalıdırlar. Aksi takdirde pek işe yaramazlar. Eğer teşvik sadece 30.000 ila 40.000 avro arasındaki ISEE'ler için geçerliyse sorun yok, ancak İtalyanların yarısından fazlası hâlâ teşvikten yararlanabiliyor. Mesele miktar değil, tutarlılık. İnsanların sadece bir ay değil, yarın da orada olacaklarını bilmeleri gerekiyor."

Stratejilerden bahsetmişken, yön açık: Avrupa bağlamına uygun, küçük ve hafif elektrikli modeller. "Bir ülkeyi gerçekten elektriklendirmek için uygun arabalara ihtiyacınız var. R5, 100.000 avroluk bir sedandan çok daha akıllı. Üretimi nerede yaptığınız da önemli: Çin'de bir araba üretip burada satarsanız, nakliye sırasında CO₂ emisyonu yaparsınız. Gelecek, müşteriye yakın üretimde."

Sportif, %100 elektrikli bir marka olan Alpine'in geleceğine de değiniyor. "390 inanılmaz. Elbette binlerce satmayacağız, ama ruhu olan bir ürün. Birden fazla markanın olduğu bir grupta bile önemli olan bu. Dacia bir rol oynuyor, Renault başka, Alpine başka bir rol. Denge güçtür."

Guigues, bayi ağıyla yaklaşan Çin rekabeti konusunda da net . "Hiçbir şeyi yasaklamıyorum; bir demokraside yaşıyoruz. Ama ne seçtiğinize dikkat edin: bazı markalar yakında ortadan kalkacak. Bayiliğimiz sağlam olmalı ve yanlış ortağı seçerlerse kendi işlerini riske atmış olurlar. Renault bazı seçenekleri karşılamıyor."

Altyapı konusuna dönersek, Guigues hiçbir yanılgıya kapılmıyor. "İtalya'da sorunlar var. Enerji fiyatları, şarj istasyonları. Ama asıl hata genelleme yapmak. Apartman dairesinde yaşayan, az kazanan ve elektrikli araba park yeri olmayan birine soramazsınız. Onları hedeflemeli ve elektrikli arabaları gerçekten faydalanabilecek kişilere sunmalıyız."

Son olarak, daha geniş bir geleceğe dair bir düşünce . "Elektrik enerjisi bugün sadece endüstriyel bir tepki değil, aynı zamanda politik bir tepkidir. Ancak tek çözüm olmayacak. Hidrojenin de sentetik yakıtların da yeri olacak. Her biri farklı bir ihtiyaca yönelik birden fazla teknoloji olacak. Ve neyin kalacağına ideoloji değil, talep karar verecek."